Eyvah siyah bir kedi gördüm sanki!
Bu yazıyı yazarken başımıza neler geldi bilseniz, acımalardan acıma beğenirdiniz arkadaşlar. Yazıya başladığımız gün ayın 13’üymüş, üstelik bu ayın 13. günü cumaya denk geliyormuş, tüm uyarılara rağmen gülüp geçtik ve işe giriştik. Önce klavyenin üzerine sıcak kahve döküldü, neyse ki aleti kurtardık. Sonra ton balıklı sandviçin kokusuna olsa gerek, siyah bir kedi geldi ve ekranı devirdi. İçeri nasıl girdi, orasını bilemiyoruz, komplo olduğundan şüphelendik biz. O arada sandviç havaya fırlamış, arkadaşlarımızdan birinin saçına mayonez bulaşmış, kızcağız saçını temizlemek için banyoya gittiğinde aynayı düşürüp kırmış. O gün bugündür neye elimizi atsak yüzümüze gözümüze bulaştırdık; birimizin MP3 çaları bozuldu, birimiz o günden beri sürekli hıçkırıyor, öteki ise sürekli IMDb’nin 3 civarı not verdiği filmlere denk geliyor. Bilemiyoruz bu lanet ne zaman yakamızı bırakacak…
Batıl inanç, mantığa dayanmayan, nedenini bile bilmediğimiz ama gerçekliğine bir şekilde inandığımız olaylara denir. Bunların bir kısmı köken olarak eski dinlere ve efsanelere dayanır. Kulaktan kulağa yayılıp gittikçe abartılan ve o şekilde yerleşen tamamen uydurma inanışlar da yok değil. Kimi insanlar batıl inanışlara o kadar bağlı ki hayatlarını bunlara göre düzenliyorlar ve korkuları üzerinde fazla durunca onların gerçek olmasına sebep olabiliyorlar. Böyle bir kısır döngüye psikolojinin gücü neden oluyor desek hiç mantıksız olmaz.
İşte size dünyanın pek çok köşesinden bir batıl inanç listesi. Başka bilen varsa eklesin!
• Eğer doğum günü pastanızın üzerindeki mumları tek nefeste söndürebilirseniz, içinizden dilediğiniz şeyin gerçekleşeceğine inanılıyor; dünyanın hemen her yerinde.
• Bazı insanlar, önlerinden siyah kedi geçerse her şeyin ters gideceğine inanıyor, eğer yola çıkmışlarsa geri bile dönüyorlar. Oysa İngiltere dahil birkaç ülkede, siyah kedinin tam tersine uğur getirdiği düşünülüyor.
• İngilizler, çaya şekerden önce süt koymamak gerektiğini düşünüyorlar. Bize kalırsa sonra da koymamakta fayda var ya neyse.
• Bir ayna kırarsanız yedi yıl boyunca bunun getirdiği şanssızlıkla yaşayacaksınız demektir.
• Merdiven altından geçmenin kötü şans getirdiği ile ilgili inanış hemen her yerde geçerli.
• Evin içinde şemsiye açmak da kötü şansın davetçisi.
• Diğer bir kötü şans habercisi de bir eve ilk kez girerken sol ayakla adım atmak. Evden çıkarken ise önce sağ ayağın atılması gerekiyor.
• Yolculuğa çıkanların arkasından su dökülmesi, bize has bir gelenek. Böylece yolcuların güvenle gidecekleri yere varması sağlanıyor.
• Batı Amerika’da, bir tünelin girişinden çıkışına kadar nefesinizi tutabilirseniz dilediğiniz şeyin gerçekleşeceğine inanılıyor.
• Birine el çantası hediye ederseniz içine bozuk para da atmalısınız, aksi takdirde saatli bomba hediye etmişsiniz gibi bir şey olur.
• Sahneye çıkmak üzere olan birine iyi şanslar dilemek, onu ipe yollamakla aynı şey. Onun yerine “kır bacağını” demek dünyanın her yerinde kabul görüyor.
• Mısır’da, makası boş yere açıp kapamak düşmanlık ve kin habercisi.
• Hindistan’da, evden çıkarken hapşırmak kötü şans göstergesi. Eve geri girmek ve biraz beklemek gerekiyor.
• Çin’de, yeni yıl arifesinde temizlik yapmak önerilmiyor.
• Dünyanın hemen her yerinde, özellikle de Avrupa’da 13 uğursuz sayı olarak görülürken İtalya’da bunun yerini 17 alıyor. Çin, Japonya ve Kore’de ise 4’ten fena halde korkuluyor. Buralara giderseniz dikkat edin, asansöre bindiğinizde 3’ten 5’e atlanmış olduğunu görebilirsiniz.
• Japonlara göre pilava yemek çubuğu saplamak uğursuzluk habercisi.
• Gece ıslık çalmak hemen her kültürde uğursuz sayılıyor ama Japonlar daha detaya girmiş: Gece ıslık çalarsanız yılanları çağırmış oluyorsunuz.
• Sol elinizin yüzük parmağını kazayla yakarsanız yakında evleneceksiniz demek.
• Düğün öncesi damadın gelini görmesi kötü şansa sebep olur.
• İncir ağacının altında uyumanın kötü şans getirdiği inancı da bize has.
• Almanya’da, çatınıza leylek yuvalamasının iyi şans habercisi olduğuna inanılıyor.
• Almanlar, sabahları dışarı çıkınca yaşlı bir kadınla karşılaşmanın kötü şans getirdiğine inanıyorlar.
• Yine Almanların inanışına göre yemek masasını temizlemeden yatılırsa, evin en genci o gece uykusuz kalıyor.
• İzlanda’da, eğer inek ağacı yalarsa yağmur yağacağına inanılıyor. Eğer birisi evini taşırken yağmur yağarsa da yeni evin bereketli olacağı düşünülüyor.
• Afganistan’da, kişi kelini örtmezse yağmur yağar deniliyor.
• Yine Afganistan’da, yere tarak düşmesi gelecek misafirin habercisi.
• Kimi kültürlerde, eve arı girerse arkasından misafir geleceğine inanılıyor. Arıyı kovmak ya da öldürmek, o misafirin pek hayırlı biri olmayacağına işaret.
• Yılın başında gördüğünüz ilk kelebek beyazsa o yıl sizin için çok iyi geçecek demek.
• Ayakkabıları masanın üzerine koymak, uğursuzluğun habercisi.
• Kötü bir şeyden korunmak için tahtaya üç kez vurmak pek çok kültürde aynı anlama geliyor.
• Eğer birine köprünün üzerinde veda ederseniz onu bir daha hiç göremezsiniz.
• Kulak çınlaması ya da yanak kızarması, birilerinin sizin hakkınızda konuştuğunun işaretidir. Hatta abartalım, sağ kulağınız çınlarsa iyi, sol kulağınız çınlarsa kötü bir şeyler konuşuluyor demektir.
• Burnunuz kaşınıyorsa kavga geliyor.
• Sağ ayağınızın tabanı kaşınıyorsa sizi bir seyahat bekliyor. Avucunuzun içi kaşınırsa da para gelecek demek.
• Balığı mutlaka kafasından kuyruğuna doğru yemek gerekir. Tersini yaparsanız olacaklardan sorumlu değiliz.
• Bir atın ismini değiştirmek hayra alamet değil.
• Tavşan ayağı dünyanın her yerinde uğurlu bir nesne olarak görülüyor.
• Dört yapraklı yonca da öyle.
• At nalı da öyle.